İtalyan
Giordano Bruno 1600 yılında Roma’da diri diri yakılırken Fransız Michel de
Montaigne yaşamıyordu, öleli sekiz yıl olmuştu. Ama bir başka İtalyan, Tommaso
Campanella, o sırada otuz iki yaşındaydı ve Bruno’nun diri diri yakılışını
gördü. Oysa, onun da başına gelecekler vardı, diri diri yakılmayacaktı ama,
İspanya egemenliğine karşı çıktığından ötürü ömrünün yirmi yedi yılını Napoli
zindanlarında geçirecekti.
XVI.
yüzyıldan XVII. yüzyıla geçiyor, XVIII. yüzyıla yöneliyoruz. Görüyorsunuz ki
XII. yüzyılda öldüğü sanılan ortaçağ henüz gizli gizli yaşamakta, can
çekişmektedir. Bu koca karanlık çağı öyle birkaç yüzyıl içinde temizleyivermek
olacak iş değildi elbet.
Kendilerini
mutlu kılacak devleti yeryüzünde bulamayan insanlar, onu masallarda
tasarlıyorlar. İngiliz Thomas More’un Ütopya masal devletinden sonra, İtalyan
papazı Tommaso Campanella’nın (1568-1639) Güneş Ülkesi masal devleti böylesine
bir düşünce ürünüdür. Örnek, Platon’ dan gelmiştir. Rönesans, yeni Platonlar
yaratmaktadır. Aranılan, insan mutluluğudur. Tommaso Campanella da, Platon’la
Thomas More gibi, bu mutluluğun, düzenli bir devletle gerçekleşebileceği
kanısındadır. Her üçüne göre de kişilerin mutluluğu için devlet gereklidir. Ancak
bu devletin nasıl olması gerektiği yolunda birbirlerinden ayrılmaktadırlar.
Bununla beraber, kişiyi mutlu kılacak devletin toplumcu bir devlet olmasında
birleşmektedirler.
Campanella’nın
Güneş Ülkesi (Civitas Solis), Topraban adasındadır (Seylan). Ülke, yedi bölgeye
ayrılmıştır ve her bölge bir yıldızın adını taşımaktadır. Tepedeki tapınağın
içinde yedi şamdan yanıyor. Pythagoras’tan kalma sayı mistikliğinin
Campanella’da da sürüp gittiği görülmektedir. Koyu dinci olan bu devletin
başında büyük metafizikçi ya da sol adını taşıyan bir papaz vardır. Campanella,
böylelikle, Mesih Monarşisi (Monarchia Messiae) adlı yapıtında savunduğu, bütün
prenslerin papanın yönetimi altına girmeleri düşüncesini de
gerçekleştirmektedir. Büyük metafizikçi işbaşına seçimle gelir, koltuğunu
bilgeliğinin gücüyle kazanmıştır. Daha açık bir deyişle, büyük metafizikçi,
güneş ülkesinin en bilge kişisi olduğu için seçilir. Ömrünün sonuna kadar bu
koltukta oturabilir. Ancak, kendisinden daha bilge bir kişi yetişirse büyük
metafizikçiliği ona bırakmak zorundadır. Büyük metafizikçi ya da sol,
memurlarını kendi seçer. Kesin ve karşı konulmaz yetkileri vardır. Kendisinden
daha bilge bir kişi yetişmediği sürece bir çeşit diktatördür. Dinsel ve siyasal
yönetim, tümüyle ona bırakılmıştır. Kendi seçtiği üç büyük bakan vardır: Pon
(pouvoir,güç) adını taşıyan güç bakanıdır, askerlik ve savaş gibi güce
dayanan bütün işleri o yönetir. Sin (sagesse, bilgelik) adını
taşıyan bilgelik bakanıdır, dinsel ve eğitimsel bütün işleri o yönetir. Mor
(amour, aşk) adını taşıyan aşk bakanıdır, sağlık işleriyle cinsel işleri
o düzenler.
Platon,
özel mülkiyeti sadece yöneticiler için ve iyi yönetmeyi sağlamak amacıyla
yasaklıyordu. Thomas More, özel mülkiyeti eşitliği sağlamak ve kötülüklerin
kökünü kurutmak amacıyla bütün vatandaşlara yasaklamıştır. Campanella bu konuda
Thomas More’a katılmaktadır. Güneş ülkesinde de özel mülkiyet bütün vatandaşlar
için kaldırılmıştır. Her şey devletindir. Güneş ülkeliler birlikte üretip
birlikte tüketmektedirler. Thomas More’un yasakladığı lüks üretime Campanella
izin vermektedir. Ona göre, kişilerin mutluluğu için lüks de gereklidir.
Platon’un sekiz saat olarak yasalaştırdığı çalışma yükümü (mükellefiyet),
Thomas More’ da altı saat, Campanella’da dört saattir: Çalışma saatlerinin
gittikçe azalmasının nedeni, planlı çalışmanın az emeği gerektirdiği
düşüncesidir. Campanella’ya göre lüksü de içine alan bütün üretim için
vatandaşların dört saatlik çalışmaları yetecektir. Böylelikle vatandaşlar
eğlenmeye, güzel sanatlarla uğraşmaya, Tanrı’ya bağlanmaya daha çok vakit
bulacaklar ve daha mutlu olacaklardır. Güneş ülkesinde tembellik suçtur ve
cinsel birleşmeden yoksun bırakılmak cezasıyla cezalandırılmaktadır. Platon,
aileyi de özel mülkiyet gibi sadece yöneticiler için ve iyi yönetmeyi sağlamak
amacıyla yasaklıyordu. Thomas More aileye dokunmamış, tersine, aileyi
desteklemişti. Campanella bu alanda Platon’la birleşmektedir. Güneş ülkesinde
aile yoktur, kadınlarla erkekler evlenmeden birbirleriyle birleşirler. Çocuklar,
Platon’da olduğu gibi, toplumundur, ana babalarını tanımazlar. Devlet onları
toplu olarak büyütür, eğitir ve iyi vatandaş yapar. Ancak, Thomas More özel
mülkiyet yasağını Platon’a karşı nasıl bütün topluma yaymışsa, Tommaso
Campanella da aile kurmak yasağını Platon’a karşı bütün topluma yaymaktadır.
Bir başka deyişle, Platon’da sınıflar vardır ve yasaklar bu sınıflar için ayrı
ayrıdır; Thomas More’la Tommaso Campanella’da sınıflar yoktur, konulan yasaklar
da bundan ötürü bütün toplum içindir. Güneş ülkesinde aile bulunmadığı halde
cinsel birleşmeler pek o kadar kolay değildir, isteyen istediğiyle birleşemez.
Kimin kiminle birleşeceğine memurlar karar verir. Bu yasa, gelecek kuşakların
sağlığı ve yetkinliği gerekçesine dayanmaktadır, aşk bakanının yürütmek zorunda
bulunduğu başlıca görevlerden biridir. O kadar ki, aşk bakanı, sadece
insanların yetkinliğiyle değil, hayvanların yetkinliğiyle de görevlidir. Bu
açıdan üretim araçları olarak ele alınan insanlar ve hayvanlar, yetkin
olmalıdırlar.
Aile
konusunda Campanella’nın bir özelliği de Thomas More’un özel mülkiyette bulduğu
bütün kötülükleri ailede bulmasıdır. Thomas More bütün kötülüklerin (hırsızlık,
kavga, öldürme, kıskançlık, yalan) kaynağını özel mülkiyetin varlığında
bulmaktaydı. Tommaso Campanella da bütün bunların kaynağını ailenin varlığında
bulmaktadır. Ona göre kötülüklerin tümü kadına ve çocuklara verilen değerden
doğar. Bu değerler ortadan kalkarsa kötülükler çok azalacaktır. Bu noktada da
More’la Campanella arasında bir ayrılık vardır. More, özel mülkiyetin
kaldırılmasıyla kötülüklerin tümüyle ortadan kalkacağına inanıyordu.
Campanella, ailenin kaldırılmasıyla kötülüklerin büsbütün ortadan kalkacağına
inanmıyor, sadece azalacaklarını söylüyor. Bu düşüncesinin sonucu olarak da
Güneş ülkesinde güçlü bir ceza hukuku ve ceza sistemi vardır.
Campanella’nın
pratik etkileri, Platon’la More’a göre, çok geniş olmuştur. Öncekiler, pratik
alanda hiçbir yankı uyandırmadıkları halde, Tommaso Campanella uzun bir süre
gerçekleşmiştir. Kalabriya ayaklanması, Güneş ülkesinin gerçekleştirilmesi için
yapılmıştı. Rinaldi adındaki bir sosyalist şefin yönetiminde yapılan ayaklanma,
önceden haber alınıp bastırılmasaydı, Campanella’nın düşü, daha o yaşarken
gerçekleşecekti. Bu ayaklanmaya otuz çektirmeyle Türkler de katılmışlardı. Campanella’nın
öldüğü yıl olan 1639’da, cizvit papazları, onun düşünü Paraguay’da
gerçekleştirdiler. İspanya’nın olayı önemsememesinden yararlanan papazlar,
Paraguay yerlilerini Güneş ülkesi örneğine uygun olarak örgütlediler. Toprak
mülkiyeti, Tanrı’ya (Paraguay yerlilerinin dilinde Tupanbak) bırakılmıştı. Ülke
otuz köye ayrılmıştı. Üretim, Tanrı için yapılmaktaydı, tüketimse bütün
vatandaşlar içindi. Her köyde iki cizvit papazıyla bir yerli yardımcı, üretimi
ve tüketimi düzenliyordu. Ancak aileye dokunulmamış, aile cizvitlerce de Thomas
More’da olduğu gibi, desteklenmişti. Daha da ileri gidilerek, birtakım
erdemsizlikler doğurduğundan ötürü bekarlık yasaklanmıştı. Evlenme zorunluğuna
karşı, çocuklar toplumundu. Çocuk, memeden kesilinceye kadar anasında
bırakılıyor, memeden kesilince toplumsal eğitime veriliyordu. Çocuklara, aileye
bağlılık yerine topluma bağlılık duygusu aşılanıyordu. Çocuklar, koyu bir
Katolik eğitimiyle yetiştiriliyorlardı. Esir avcılarından kaçan bütün yerliler
Güneş ülkesine sığınıyorlardı. 1765 yılında ülkenin nüfusu yüz elli bine
çıkmıştı. Paraguay Güneş ülkesi 1773 yılına kadar, yüz otuz yıl yaşadı. 1767
yılında, dinsel nedenler yüzünden, İspanyollar Paraguay’dan cizvit papazlarını
kovdular. Yerliler, alıştıkları düzeni bir süre daha uyguladılarsa da sağdan
soldan gelen baskılara dayanamayarak dağılmak zorunda kaldılar. Tupanbak, topraklarını
koruyamamıştı. Böylece, Tommaso Campanella’nın Katolik egemenliği ütopyası da
tarihin derinliklerine karışmış oldu.
[Alıntı : DÜŞÜNCE TARİHİ -
Orhan Hançerlioğlu]