6 Haziran 2023 Salı

Başımızdan bir seçim geçti: 14 Mayıs 2023

Başımızdan bir seçim geçti... Hepimizde yine bir hayal kırıklığı...

Ne olup bittiğine dair herkesin pek çok hissi var, herkesin bir yargısı var... Ama açık ve net matematik de gösteriyor ki, bir sürü cevabı belirsiz soru işareti var:

1- 2018'den 2023'e, iki genel seçim arasında, 5 yılda, Türkiye'nin nüfusu %4 artmış, hem de pandemi ve depreme rağmen...

2- Buna karşılık, aynı dönem içinde yurtiçi seçmen sayısı 2 kat (%7,8), yurtdışı seçmen sayısı 3 kat (%12,4), toplamdaki seçmen sayısı da tam 2 kat artmış...

Üstelik bu 5 yıl içinde bir pandemi ve bir deprem yaşandı. Biz pandemide kaç kişinin öldüğünü, pandemi sonrası ortaya çıkan etkiler sonucu kaç kişinin öldüğünü, depremde gerçekten kaç kişinin öldüğünü hâlâ bilmiyoruz. Resmi ve yetkili makamlar yıllardır ülkedeki ölüm istatistiklerini açıklamıyorlar... (Neden acaba❓) 


İlginç olan, nüfus artış oranıyla seçmen sayısındaki artış oranındaki 2 katlık oransal artışın karşılık geldiği seçmen sayısı yaklaşık 2,5 milyona denk geliyor ki, bu sayı hem 1.tur CB seçiminde RTE ile KK arasındaki farka (2.538.671 oy), hem de 2.turdaki farka (2.329.865) neredeyse eşit miktarlarda... (Ne tesadüf❓)

Seçim sırasında ve sonrasında, hepimiz "ıslak imzalı sandık tutanakları"nın peşine düştük, sonra da "sandıkları koruduk" diye avunduk... (Çok mu safız ne❓)

Nerden geliyor acaba bu değirmenin suyu❓ Anlaşılan o ki, bir iktidar değişikliği durumunda, "devlet" kontrol edemeyeceği bir CB'nının seçilmesine rıza göstermedi ve işini de şansa bırakmadı...

Peki ya bizim naif ve romantik hayallerimiz❓ Ne kadar safiyane bir hevese kapıldık, rejimin bir seçimle değişeceğini sandık... ya da adının önüne muhalefet sıfatını eklediğimiz rejimin askerlerine kandık. Oysa bu toprakların yakın ya da uzak tarihinde hiç bir rejim değişikliği seçimle olmamış ki‼ Ta Osmanlı'dan beri, seçimler hep değişen rejimin meşruiyetini sağlayan toplumsal rıza mekanizmalarından ibaret kalmış... 

Oysa, seçim öncesinde hapishanelere doldurulan siyasi tutsaklar, iktidar eliyle değiştirilen seçim kanunu, taraflı ve partili adalet ve içişleri bakanları, iktidar hizmetlisi olarak atanmış il ve ilçe seçim kurulları, tutarsız, kontrolsüz seçmen listeleri, resmi nüfus kayıtlarından düşmeyen ölüm rakamları, sayısı belli olmayan satılık vatandaşlık ve seçmen kayıtları, istatistik olarak açıklanması mümkün olmayan katılım oranı %95'in üzerinde onbinlerce seçim sandığı, kimi sandıklarda ne idüğü belirsiz %700'e varan katılım oranları varken bu seçimlerin ne demokratik ne de adil olduğunu iddia etmek, dolayısıyla da meşru olduğunu kabul etmek mümkün değil‼

Açıklıkla görünen o ki sergilenen seçim oyununun baş ve alt rol oyuncuları kendini iktidar ve muhalefet sanan siyasi partiler, zokayı yutan figüran ordusu da biz seçmenler oluyoruz. Peki ya yönetmen(ler)❓ Aslında o her devrin muhteris muktedirlerini de tanıyoruz ama alışkanlığımız olsa gerek, yine bilmemezlikten, görmemezlikten, duymamazlıktan geliyoruz...

Adil ve demokratik olmayan bir seçimin ne kazananı olabilir ne de kaybedeni. Ekteki tablolarda biri SAĞ, diğeri SOL oyların son 4 seçimdeki oransal ve sayısal kıyaslamalarını görmek mümkün:

Buna göre; eğer sayarsanız CHP de dahil olmak üzere HDP, TİP ve adına sol dediğimiz diğer partilerin hepsinin oyunu topladığımızda, SOL oylar, bir önceki 2018 seçimine göre yaklaşık %2,9 artmış ama 7 Haziran 2015 seçimlerinin %1,2 gerisinde kalmış... Kâr mıdır, zarar mıdır? tartışılır ama aslolan bu oran neden 12 Eylül'den bu yana %40 seviyesini göremiyor bir türlü❓

Esas cevabı aranması gereken soru bu olmalı‼

Aynı şekilde, tüm diğer SAĞ partilerin oy toplamlarına bakıldığında da, 7 Haziran 2015 seçimleri Türkiye'de sağın aldığı en düşük oy oranını gösteriyor... Anlaşılan o ki, 2015 seçimi GEZİ'nin yarattığı rüzgarın etkisiydi ama o rüzgar hem devlet, hem sağ iktidarlar, hem de kendini solda sayan muhalefet tarafından el birliğiyle sönümlenmiş görünüyor...

E o zaman❓ 
Ne yapıyoruz❓ 
Artık anladık mı acaba❓ 

Evet "seçim bir şeydir ama her şey değildir"‼ 

Bir şeyler değişecekse eğer bu değişim ve dönüşüm seçimle olmayacak, seçim dediğimiz şey bu değişim ve dönüşümün sonucunda olacak. İhtiyacımız olansa, gayet açık ve net, hiç zaman kaybetmeden, yine her zamanki gibi #AklınYoluOrtakVicdan