Öyle görünüyor ki, 15 Temmuz’da başlayan devletin restorasyonu sürecinde rejimin stabilizatörleri de derinlerden suyun yüzeyine çıkmış… Bir süredir, ortalıkta dolaşan gıybet haberlerine bakılırsa, bir yandan “Sözcü” ve “Oda TV”nin yazar taifesi, CHP yönetiminin altını oymaya dönük bir kampanyayla bayrak açarken, bir yandan da CHP’nin diplerinden gelen eskinin ve yeninin vesayet artıkları da Cumhuriyet gazetesi ve yönetimini sallamaya çalışıyor. Perde arkasında da başkentin hamaset mangalında kül bırakmayan baro başkanının da, yıpranmamış yüz edasıyla, plan hayata geçtiğinde Kılıçdaroğlu’ndan boşalacak koltuğa hazırlandığı anlaşılıyor.
2013’te Gezi’yle başlayan, dipten gelen eşit ve özgür bir Türkiye özleminin dalgası, sadece AKePe iktidarını değil, AKP’nin kadrolarının da içinde piştiği kazana odun atan 12 Eylül ve sonrasının muktediri, vesayetçi bürokratik kastın da gözünü korkuttu. Aynı dönemde, çatışmasızlık ortamıyla yaygınlaşan halkların kardeşliğine doğru büyüyen umut, sosyalistlerin geçmişin hesaplaşamazlıklardan vazgeçip Haziran’ın gölgesinde buluşması, CHP yönetiminde başlayan, statükocu muhafazakârlıktan kendi genç kadrolarında büyüyen Gezi ışıltısına yol veren demokratikleşme çabalarının “emek, barış ve demokrasi” üçayağında ortaklaşma olasılığı korkutucu görünüyor çürümüş rejimin kokuşmuş egemenlerinin kan bürümüş gözlerine…
7 Haziran sonrasında kendini denizin dalgaları arasında bulan AKP’nin iktidarı sürdürmek uğruna her türlü ittifak adına yılana sarılacağından kuşku yoktu. Şimdi o yılan da iktidarın kanlı elleriyle önüne açılmış kapıdan girip, devlet içinde kaybettiği kadrolara yeniden yerleşmek için “tam fırsat”ını yakaladığını sanıyor. 15 Temmuz’la birlikte ortaya çıkan siyasi tedirginlik ve çekingenlik, diktatörlüğün dayanılmaz cazibesine karışınca, iktidar uğruna her yol mübah artık; hukukmuş, demokrasiymiş cumhuriyetmiş, ilkeymiş, değermiş, gelenekmiş, hepsi birer teferruattan ibaret…
Kan, yalan, talan, zulüm ve vesayetin OHAL’de ganimetçi ittifakına karşı emekten yana, barışçı, laik ve çoğulcu bir demokrasinin hâlâ tek bir yolu var; o da yine ve ısrarla #AklınYoluOrtakVicdan...
Can ÇINAR, 6 Ekim 2016