Kamusal her hizmetin aşağılandığı, afet risklerine karşı, yüzyıllık bilgi ve deneyim birikimini ortadan kaldıran, risk yönetiminin “bi’şey olmaz abi” jargonundan ibaret olduğu “neo-liberal” bir “Yeni Türkiye” modelinde yaşıyoruz... Artık ormanlarımız, meralarımız, tarım alanlarımız ve canlarımızın varlığı ve geleceği taşeron şirketlere emanet. Yakında yok olan ve olacak olan doğal arazilere ve yaşam alanlarımıza çökmek için aportta bekleyen maden, enerji ve turizm şirketleri var. Onların daha çok kazanması için daha fazla ve daha uzun süreli yangınlar gerek.
![]() |
Yine coğrafyamızın en kadim gerçekliğidir; Akdeniz kuşağı,
uygarlığın beşiği kabul edilen en bereketli kuşak, aynı zamanda yaz aylarında
binlerce yıldır yangınlarla boğuşur. Bundan iki bin yıl önce, yine bir Temmuz
ayında antik Roma kenti cayır cayır yanarken İmparator Neron’un uzaktan
izlediği efsanesini biliriz kulaktan dolma da olsa, ama gerçek olan daha iki
bin yıl önce de Akdeniz kuşağı, yaz aylarında büyük yangınlar yaşıyordu.
1. Hava 30 derecenin üstünde sıcaksa,2. Rüzgar 30 km’nin üstünde bir hızla esiyorsa,3. Bağıl nem %30 un altına düşmüşse, yani hava kuruysa yangın çıkma olasılığı çok çok yüksektir.
Unutmamamız gereken bir gerçekliğimiz var: Yaz aylarında
yangını yaratan üç temel unsur yaşadığımız coğrafyanın bir gerçeği. Belki de
bereketli toprakların da bir bedeli bu. Üç temel unsurun varlığı, her an yangın
olasılığının kapımızda olduğunu bize söylüyor. Bu üç unsur var oldukça da yangın
için sadece bir kıvılcım yeterli oluyor. Evet!.. O kıvılcımın kaynağı da
kasıtlı ya da kasıtsız, bilerek ya da bilmeyerek, doğrudan ya da dolaylı olarak
her zaman “insan”: Yoldan geçen bir araçtan atılan sigara izmariti, vazgeçilemeyen
tutkumuz piknik mangalı, çevreye atılan ve optik etkiyle güneş ışınlarını
odaklayan cam ya da plastik şişeler, tarım alanlarında hasat sonrasında anız
yakma alışkanlığı, işgüzar ve tedbirsiz çalışan bir kaynakçının ihmali, bir
düğün eğlencesinde havaya atılan ve yere düşmesi kaçınılmaz havai fişek veya
maytaplar, rüzgârda savrulan dalların elektrik hatlarına temasıyla ark oluşması
ve daha benzer pek çok neden hazırdaki üç yanma unsurunu tamamlayan basit bir
kıvılcım için yeterli kaynak. Her ne kadar sorumlu yöneticiler elektrik
hatlarından kaynaklanan yangınları “insan kaynaklı değil” diyecek kadar
aymazlık içinde olsalar da o teller de, hatları kuran da, bakımlarını yapmayan
da, işleten de, o tellerden geçen her kilovat elektrik için fatura kesen de
insanlar…
![]() |
![]() |
Türkiye’nin yüzyıllık cumhuriyet geleneği de coğrafyamızın
gerçekliğinin son derece farkındaydı: eski Türkiye’de de orman yangınları
olurdu ama mevcut kurumların hızlı müdahalesiyle hızla ve büyümeden
söndürülürdü. Eski Türkiye'nin yangınları hızla "söndüren",
söndürebilen uçakları vardı. Yangına ilk müdahaleyi hemen yapan, yangın riskine
karşı ormanları temizleyen, yanıcı maddeleri azaltan, önlem alan deneyimli ve
bilgili “orman köylüsü” vardı. Yangın anında bölgeye kamusal
hizmet için hazır durumda ve gereğinde hızla müdahale edebilecek araç ve
donanıma sahip Köy Hizmetleri, Yol Su Elektrik, Karayolları gibi bilgili,
deneyimli kadrolara sahip kurumlar vardı. Türk Hava Kurumu gibi yangına hızla
müdahale eden deneyimli bir kurumun elinde, suyu çok hızlı toplayan ve yangın
odağına yaklaşarak boşaltabilen, Anadolu coğrafyasına uyumlu uçakları vardı. Artık
bu kurumların hiçbiri yok!
![]() |
1937 yılında yasalaşan ve 1956’da bugünkü şeklini alan 6831sayılı bir Orman Kanunu var. 2000’li yıllardan itibaren, kamusal orman
alanlarının birer kâr merkezi olarak işletilmesine dair sayısız değişiklik
yapılan ve yeni maddeler eklenen bu yasa hükümlerinde yangınlara karşı
ormanları korumaya yönelik hiçbir yeni yaptırıma rastlamak mümkün değil. Şimdilerde
yeni “iklim yasası” ve “talan yasaları” ile de doğayı ormansızlaştırmanın
yolları döşeniyor bugünlerde.
Artık ormanlarımız, meralarımız, tarım alanlarımız ve canlarımızın
varlığı ve geleceği taşeron şirketlere emanet. Yakında yok olan ve olacak olan doğal
arazilere çökmek için aportta bekleyen maden, enerji ve turizm şirketleri var.
Onların daha çok kazanması için daha fazla ve daha uzun süreli yangınlar gerek.