15 Temmuz 2016 Cuma

Nice katliamının ardından...


#‎PrayForNice

Biz ne kadar kaçarsak kaçalım, gerçeklik hepimizi eninde sonunda ensesinden yakalıyor. Bazen Paris’te, Brüksel’de, İstanbul’da, Ankara’da, bugün de Nice’de. Bağdat’da, Halep’te, Sur’da, Lice’deki gerçekliğe biz gözümüzü kapattıkça daha, daha, daha fazla sokuluyor gözümüze, her birimizin.

Ne kadar görmemezlikten gelsek de, “dünya” denen köyümüzde, 11 Eylül 2001’den beri süren bir savaş var; dünyanın “yeniden paylaşım” savaşı. Bizler, 1. ve 2. Dünya Savaşlarını, tarih olduktan sonra öğrendik. Şimdi içinde, ortasında yaşıyoruz.

1945’ten bu yana, dünya denen köyde zenginlik ve refah o kadar çok arttı ki… Ama ne uğruna? Aynı anda eşitsizlik ve adaletsizlik de katlanarak arttı, hem de kanla, kinle, nefretle. 2001 sonrasında, Kabil ve Bağdat bombalanırken bizler yumuşak koltuklarımızda televizyonlarda canlı canlı izlemiştik kan, ateş ve ölümü. Ama oralarda ana-babalarının katlini canlı canlı izleyen çocuklar da vardı. Şimdi büyüdü o çocuklar, kinle, nefretle, öfkeyle büyüdüler hem de. İntikam uğruna şehit olmak dışında bir yaşama amacı olmayan bir ordu çıktı ortaya.

Şimdi her birimiz, köyümüzün bir köşesinde, bizim gibi olmayan birinin nefretine ne zaman kurban olacağımızı çaresizlikle bekleyen gariban birer dünyalıyız. Kendi ellerimizle, oylarımızla seçtiklerimizin dünyanın ve zenginliğin egemenlerinin emirleriyle yarattıkları adaletsizliğin kurbanlarıyız her birimiz. Lanetlemek çare değil hakkımızda verilmiş fermana.

Dünya denen köyün bir küçük hanesinde patlayan bomba bize dokunmadı duyarsızlığının faturasını ödüyoruz bugün hep birlikte. Bombalarla, savaşlarla beslenen adaletsizlik ve eşitsiz paylaşımın bedelini ödüyoruz. Kendimizi gücün, güçlünün yanında saf tutarak güvende olduğumuz yanılsamasının farkına varacağız belki, o ölenler bizden birileri gibi olunca.
Teröre, teröriste lanet okumakla kahrolmuyor hiç biri. Her gün daha da büyüyor. Sivil olsun, devlet eliyle olsun, terörü üreten nefretin nedenlerini ortadan kaldırmadan hiç birimize rahat, huzur ve barış yok bu küçücük dünya köyünde. Ölenleri, ölümleri ayırmakla büyüdü o nefret. İnsanı insanlığından çıkartan, kendimizi gücün güçlünün yanında hissettiren, insanlık dışı ayrımcılığımızdır o öfkeyi büyüten dört bir yanda. Güç ve iktidarını sürdürebilmek için her fırsatta, insanı insana kırdıran, aynı köyün halklarını birbirine düşman eden egemenlerin aşağılık ayrımcı dilidir.

Artık önümüzde iki seçenek var her birimizin;


Ya kendini dünyanın sahibi sananların eşitsizlik, adaletsizlik ve düşmanlık eken politikalarının yanında durup, kendimizi sözüm ona “güvende” hissederek, evlerimizde oturup, “sürsün bu nizam” diyerek, kurbanlık koyun gibi ölümlerimizi bekleyeceğiz; 

Ya da insanlık tarihinin gelmiş geçmiş en değerli erdemlerinin “eşitlik, kardeşlik, özgürlük” şiarının peşinde, hayata “emek” veren herkesle birlikte, dünya köyünün her hanesinde adaleti sağlayan yeni bir dünya kuracağız. 

Barışın başka yolu yok!



#EşitlikÖzgürlükKardeşlik
#EgalitéLibertéFraternité
#FreedomLibertyFraternity
#HürriyetMüsavatUhuvvet

#France