![]() |
#PrayForNice |
Biz ne kadar kaçarsak kaçalım,
gerçeklik hepimizi eninde sonunda ensesinden yakalıyor. Bazen Paris’te, Brüksel’de,
İstanbul’da, Ankara’da, bugün de Nice’de. Bağdat’da, Halep’te, Sur’da, Lice’deki
gerçekliğe biz gözümüzü kapattıkça daha, daha, daha fazla sokuluyor gözümüze,
her birimizin.
Ne kadar görmemezlikten gelsek
de, “dünya” denen köyümüzde, 11 Eylül 2001’den beri süren bir savaş var; dünyanın
“yeniden paylaşım” savaşı. Bizler, 1. ve 2. Dünya Savaşlarını, tarih olduktan
sonra öğrendik. Şimdi içinde, ortasında yaşıyoruz.
1945’ten bu yana, dünya denen
köyde zenginlik ve refah o kadar çok arttı ki… Ama ne uğruna? Aynı anda
eşitsizlik ve adaletsizlik de katlanarak arttı, hem de kanla, kinle, nefretle.
2001 sonrasında, Kabil ve Bağdat bombalanırken bizler yumuşak koltuklarımızda televizyonlarda
canlı canlı izlemiştik kan, ateş ve ölümü. Ama oralarda ana-babalarının katlini
canlı canlı izleyen çocuklar da vardı. Şimdi büyüdü o çocuklar, kinle,
nefretle, öfkeyle büyüdüler hem de. İntikam uğruna şehit olmak dışında bir
yaşama amacı olmayan bir ordu çıktı ortaya.
Şimdi her birimiz, köyümüzün bir
köşesinde, bizim gibi olmayan birinin nefretine ne zaman kurban olacağımızı
çaresizlikle bekleyen gariban birer dünyalıyız. Kendi ellerimizle, oylarımızla seçtiklerimizin
dünyanın ve zenginliğin egemenlerinin emirleriyle yarattıkları adaletsizliğin
kurbanlarıyız her birimiz. Lanetlemek çare değil hakkımızda verilmiş fermana.
Dünya denen köyün bir küçük
hanesinde patlayan bomba bize dokunmadı duyarsızlığının faturasını ödüyoruz
bugün hep birlikte. Bombalarla, savaşlarla beslenen adaletsizlik ve eşitsiz
paylaşımın bedelini ödüyoruz. Kendimizi gücün, güçlünün yanında saf tutarak
güvende olduğumuz yanılsamasının farkına varacağız belki, o ölenler bizden
birileri gibi olunca.
Teröre, teröriste lanet okumakla
kahrolmuyor hiç biri. Her gün daha da büyüyor. Sivil olsun, devlet eliyle
olsun, terörü üreten nefretin nedenlerini ortadan kaldırmadan hiç birimize rahat,
huzur ve barış yok bu küçücük dünya köyünde. Ölenleri, ölümleri ayırmakla
büyüdü o nefret. İnsanı insanlığından çıkartan, kendimizi gücün güçlünün
yanında hissettiren, insanlık dışı ayrımcılığımızdır o öfkeyi büyüten dört bir
yanda. Güç ve iktidarını sürdürebilmek için her fırsatta, insanı insana
kırdıran, aynı köyün halklarını birbirine düşman eden egemenlerin aşağılık
ayrımcı dilidir.
Artık önümüzde iki seçenek var
her birimizin;
Ya kendini dünyanın sahibi sananların eşitsizlik, adaletsizlik ve düşmanlık eken
politikalarının yanında durup, kendimizi sözüm ona “güvende” hissederek,
evlerimizde oturup, “sürsün bu nizam” diyerek, kurbanlık koyun gibi ölümlerimizi
bekleyeceğiz;
Ya da insanlık tarihinin gelmiş geçmiş en değerli erdemlerinin “eşitlik,
kardeşlik, özgürlük” şiarının peşinde, hayata “emek” veren herkesle birlikte,
dünya köyünün her hanesinde adaleti sağlayan yeni bir dünya kuracağız.
Barışın başka yolu yok!
#EşitlikÖzgürlükKardeşlik
#EgalitéLibertéFraternité
#FreedomLibertyFraternity
#HürriyetMüsavatUhuvvet
![]() |
#France |