Tarih boyunca halkların ilk özgürlük talebi Spartaküs öncülüğünde, Romalı kölelerin isyanıyla geldi… Üstünden 2 bin yıl geçti…
“Özgür insan” ideası ilk kez Magna Carta Libertatum’la
kayıtlara geçti. Hukukun tiranlıktan üstünlüğünün belgelenmiş hâli tarihe
yazıldı… Üstünden 8 yüzyıldan fazlası geçti…
Aynı yıllarda, Anadolu ahiliği, laiklik ve hümanizm
değerlerini hayata geçiren Ankara devleti ve tarihin ilk vatan savunmasıyla,
halkların kulluktan bireyliğe evrimi yolunda aydınlanma devrinin önünü açtı…
Anadolu aydınlanması, Avrupa’nın karanlığının içinden, “tricolor”un
“özgürlük-eşitlik-kardeşlik” değerleriyle, tiranlıkların yıkılmasının yolunu …
Üstünden 2 yüzyıldan fazla geçti…
Avrupa’nın, özgürlük mücadelelerinin içinde doğdu Karl Marx.
Tam tamına 200 yıl önce. “Birleşin! Başka yolu yok kurtuluşun”, dedi tüm
ezilenlere…
Tam 100 yıl önceydi, Rusya’da Ekim devrimi, açgözlü savaş ve
kırımlara rağmen, emeğin gücüyle, başka bir dünyanın mümkün olabileceğini,
zenginliğin eşit paylaşımının yolunu gösterdi dünya halklarına…
Daha fazla kâr için, daha fazla talan, daha fazla kırım,
daha çok ölümden başka yolu olmayan emperyalizme karşı durmanın ve
bağımsızlığın yolunu yine Anadolu halklarının ortak ve birleşik direnişi
gösterdi tüm dünyaya… Neredeyse 100 yıl olacak pek yakında…
“Dayanışma ezilenlerin inceliğidir” diyordu Che, özgürleşme
özlemindeki dünya halklarına, dünyanın bir ucundan, Sierra Maestra dağlarında
devrimin ateşini yakarken. 50 yıl oldu katledileli…
Çok değil, daha 4 yıl oldu, Gezi isyanında tiranlık
heveslilerine karşı, “kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber! Ya da hiç
birimiz!” diye hep birlikte haykırdığımız…
İnsanın insan olmaya yabancılaşmasından kurtulup, özgür bir
dünyada, zenginliği barış içinde eşitçe paylaştığı güvenli bir yaşam özlemi her
geçen yıl daha da fazla artıyor dünyanın her köşesinde. En çok da kendini
dünyanın sahibi sanan ve milyarlarca nüfuslu emeğin yarattığı zenginliğe zor
yoluyla el koymuş bir azınlığın güç ve iktidar hegemonyası farkında bu özlemin…
O yüzden, her gün daha çok gerilim, daha çok savaş, daha çok ayrımcılık, daha
çok tutsaklık, daha çok kırım, daha çok ölüm, daha çok yoksulluk, daha çok
yoksunluk içinde tüm dünya.
Biten yıl, sadece bizde değil, her coğrafyada insanlık ve
özgürlük düşmanı hegemonyanın halklara çok yönlü zulmünün giderek daha da
arttığı bir yıl oldu…
“Çünkü ölüm vurdu damgasını alınlarına, yok olup gidecekler”
Şair’in dediği gibi…
Başka yolları yok… Kötücüllüğün sürmesi, doğanın ve tarihin
akışına aykırı… Ölümden önceki son çıkışlarıysa, en büyük korkularının,
“yoksulluk ve yoksunluğun birleşik direnişi”nin önüne geçmek… Her türlü yolla;
yalanla, talanla, tutsaklık ve kırımla…
Ekim devriminin 100. yılından, Marx’ın doğumunun 200. yılına
geçerken, yeni yıldan ve sonraki tüm yıllardan tek umudum, yaşanan bunca
kötücüllüğün üstesinden gelebilecek, tek gücün, “tüm halkların, her yerde, özgür
insan ve eşit paylaşım idealiyle, ayrımsız, birleşik dayanışması”nın hayata
geçmesi…
Hiç birimizin, huzur ve güvenli günler için, çocuklarımıza bırakabileceğimiz yaşanabilir bir dünya için, başka bir yolumuz yok!
Şimdiden
kutlu olsun!