#HasanHüseyinKorkmazgil, büyük ozan, değerli bir sosyalist
mücadele insanı...
26 Şubat 1984'de ölüm haberini
alınca, İTÜ Makine Fakültesi'nin Gümüşsuyu binasındaki öğrenci panosunda özel
bir sayı yayınlamıştık.12 Eylül faşizminin karanlığı içinde, şiirlerinin el
yazmalı aydınlığıyla ışıldadı tarihi kışla binasının yüksek yüksek duvarları. O
günlerin koşullarında, çok ses getiren, görünürde legal ama epey militan bir
eylemdi aslında. Sadece fakülteden değil, İTÜ'nün diğer yerleşkelerinden de
(Taşkışla, Maçka ve Ayazağa) akın akın o duvar gazetesini görmeye, Hasan
Hüseyin Ustayla vedalaşmaya gelmişti yüzlerce öğrenci (belki de bir kaç bin, o
tarihte 20bine yakın öğrencisi vardı İTÜ'nün). Bugünlerde garip gelse de bir
Hasan Hüseyin şiirini duvarda görmek bile güzel bir gelecek umutları pekiştiren
bir ışıktı gören gözlere.
✊️💪✌️🌈🕊🚩...
O gün o duvardaki şiirlerden biri de Usta'nın o ünlü ve unutulmaz NEHİR düzyazı-şiiriydi...
Hiç unutmadık, hep aklımızda❗️
Görüyorum ki, bir an önce varmak istiyorsun oraya. Gerginsin
kıpır kıpırsın, soluk soluğasın, yay gibisin ey yolcu coşkunluğun ne güzel,
öfken ne güzel. Sana selam, sana saygı ey yolcu.
Fakat düşündün mü yolunun uzunluğunu? Neler var yolunun
üstünde, düşündün mü? Koşar-adım aşabilecek misin şu dağı, geçebilecek misin bu
hızla şu beli, tırmanabilecek misin bu solukla şu sırtı? Ovada dikenler yollara
uçmuştur, kuru dereleri seller basmıştır, kar yağmıştır belki o tepelere?
Böyle, uçar gibi geçip gidebilecek misin oralardan, hemen varabilecek misin
oraya?
Belki sırtlanlar üşüşmüştür leşlere, kuzgunlar tutmuştur
belki yolları. Belki silinmiştir ayak izleri yolcuların.
Bütün bunları düşündün mü ey yolcu? çünkü sen, ne ilk
yolcususun bu yolun, ne de son.
Derim ki sana: Nehirler boyu git. Nerelerde
ve niçin durgundur nehirler, nerelerde ve niçin hırçındır nehirler, nerelerde
ve niçin mendereslidir, nerelerde ve niçin çağlayanlı ve de çavlanlıdır
nehirler, gözlerinle gör, duy kulaklarınla. Gör ve duy ki, nasıl varır nehirler
denizlere.
Derim ki sana: Denize varmaktır amacı nehrin, denize varmak, ey yolcu.
Büyükse dağ, aşamıyorsa üstünden nehir, dolanır çevresini dağın.
Büyükse kaya, söküp atamıyorsa nehir, birikip birikip taşar üstünden, dolanır yanını yöresini. Yokuşsa yolu, koşamıyorsa menderesler çizer nehir. uçurum çıkarsa önüne, kapıp bırakır kendini nehir, açar kanatlarını; varır varacağı yere, oraya denize.
Derim ki sana: Nehirler boyu git ve gör nehirlerin nasıl yol
aldıklarını.
Sen de bir nehirsin ey yolcu.
Senin de varmak istediğin bir yer var.
Gerçekten varmak istiyorsan oraya, nehirlere iyi bak. Engeller nasıl aşılır, öğren nehirlerden. Yarı yolda yok olup gitmek değildir amaç, nehirler gibi akıp, nehirler gibi ulaşmaktır oraya. Varmaktır oraya, ey yolcu.
Büyükse dağ, aşamıyorsa üstünden nehir, dolanır çevresini dağın.
Büyükse kaya, söküp atamıyorsa nehir, birikip birikip taşar üstünden, dolanır yanını yöresini. Yokuşsa yolu, koşamıyorsa menderesler çizer nehir. uçurum çıkarsa önüne, kapıp bırakır kendini nehir, açar kanatlarını; varır varacağı yere, oraya denize.
Sen de bir nehirsin ey yolcu.
Senin de varmak istediğin bir yer var.
Gerçekten varmak istiyorsan oraya, nehirlere iyi bak. Engeller nasıl aşılır, öğren nehirlerden. Yarı yolda yok olup gitmek değildir amaç, nehirler gibi akıp, nehirler gibi ulaşmaktır oraya. Varmaktır oraya, ey yolcu.
Derim ki sana: iyi oku yolunu, avucunun içi gibi bil.
Dizlerini, ciğerlerini, yüreğini sıkı tut, iyi dengele. Ovada koşar gibi vurma kendini dik yokuşlara uçuruma atlar gibi bindirme kayalara “daha koş, daha koş” diye alkış tutanlara kanıp da kesilip kalma yarı yolda. Dipdiri varmalısın oraya. Hız koşusu değil bu, ey yolcu, engelli koşudur bu. Engelleri aşa aşa, gücünü koruya koruya varmalısın oraya çünkü oraya varmaktır amacın, koşmak değil.
Dizlerini, ciğerlerini, yüreğini sıkı tut, iyi dengele. Ovada koşar gibi vurma kendini dik yokuşlara uçuruma atlar gibi bindirme kayalara “daha koş, daha koş” diye alkış tutanlara kanıp da kesilip kalma yarı yolda. Dipdiri varmalısın oraya. Hız koşusu değil bu, ey yolcu, engelli koşudur bu. Engelleri aşa aşa, gücünü koruya koruya varmalısın oraya çünkü oraya varmaktır amacın, koşmak değil.
Boşuna sevmedim nehirleri, aktıkça büyümesi boşuna değil nehirlerin. Akan büyür, ey
yolcu. “Erişir menzil-i maksuduna aheste giden” demiyorum ben sana, “tiz
reftar olanın payine damen dolaşır” demiyorum. Böyle demiyor çünkü
nehirler. Duracaksın, dolacaksın, atlayacaksın, aşacaksın, koşacaksın ve
varacaksın oraya, diyor nehirler. Öyle diyorum ben de. Beni dinle, beni anla ey
yolcu.
adım adımkulaç kulaç
ilerliyor nehir
yoklayıp
araştırarak
tartıp
dengeleyerek
adım adım
pençe pençe
ilerliyor nehir
birdenbire koçbaşı
birdenbire ipek bir çarşaf
ve balıklar kurbağalar yosunlar
köprüler ve yoksul değirmenleri bozkırın
birdenbire bir uğultu
birdenbire bir kıyamet
bindirip
çekilerek
çekilip
toparlanarak
varıyor cüceleşip
devleşerek
varıyor
nehirlerce kahkalarla
şarkılar söylemeliyim
nehirler gibi uzun
nehirler gibi kollu
nehirler gibi hırçın
ve yumuşak
ve nehirler gibi
dur
durak bilmeyen şarkılar söylemeliyim
gitmek
nehirlerle yan yana
gitmek
nehirler gibi zor
nehirler gibi çetin
nehirler gibi umutlu
gitmek
nehirlerden de öteye
oraya
taaa oraya
o büyük kurtuluşa
yüreğim
yaralı kuşum
topla ve aç kanatlarını.
Hasan Hüseyin Korkmazgil
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder