Fransa'nın Le Monde gazetesinin haberine göre: "Türkiye, ne çalışan, ne okula ne de eğitime devam eden gençlerinin önemli bir bölümünü kaybetme riskiyle karşı karşıya. Pek çok araştırma raporu, Türkiye'de yükseköğretimdeki dramatik çöküşü ve bunun sonucunda da tüm bir neslin düşüşünü vurguluyor. 18-24 yaş arası gençlerin üçte biri ne istihdamda, ne de eğitime devam edebiliyor.
Fransa'nın "Le Monde"
gazetesi "Türkiye, Gençliğinin Bir Neslini Kaybetme Riskiyle Karşı
Karşıya" manşetiyle bir rapor yayınladı. Gazetenin İstanbul muhabiri
Nicolas Bourcier’ye göre, Türkiye’de yükseköğretim sistemindeki derin kriz
nedeniyle, ülkemiz genç kuşağını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya.
Le Monde gazetesinin haberine
göre: "Türkiye, ne çalışan, ne okula ne de eğitime devam eden gençlerinin
önemli bir bölümünü kaybetme riskiyle karşı karşıya. Pek çok araştırma
raporu, Türkiye'de yükseköğretimdeki dramatik çöküşü ve bunun sonucunda da
tüm bir neslin düşüşünü vurguluyor. 18-24 yaş arası gençlerin üçte biri
ne istihdamda, ne de eğitime devam edebiliyor.
İstanbul muhabiri Bourcier'ye
göre: "Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz Ekim ayı başında
Ankara'da akademik yılın açılış töreninde, "üniversite programlarını
basitleştirmeyi" amaçlayan bir reformun "diploma alma
süresinin dört yıldan üç yıla indirilmesiyle" uygulanacağını
duyurduğunda, gözlemciler bunu şaşkınlıkla karşıladı. Türkiye Cumhurbaşkanı,
öğrenimin bundan böyle daha çok "uygulama ve araştırmaya"
odaklanacağını vurguladığında, akademik camia, Erdoğan'ın hangi akademik
alanların bundan etkileneceğini belirtip belirtmeyeceğini merakla bekledi.
Konuşmasının sonunda Erdoğan "bu reformlar sayesinde Türk yükseköğretim
sistemi hem daha verimli hem de uluslararası standartlarla daha uyumlu hale
gelecek" dediğinde ise araştırmacılar, bilim insanları ve öğrenciler
sessizliğe gömüldü."
Bourcier yorumlarına şöyle devam
ediyor: "Gençler arasında yapılan son anketlerin sonuçları şüpheci
yorumlara neden oluyor. Sadece birkaç hafta içinde, çeşitli raporlar Türkiye'de
yükseköğrenimin ve dolayısıyla tüm bir genç neslin eğitiminin hızla gerilediğini
vurguluyor. Eurostat tarafından yapılan bir dizi istatistik çalışma ve ardından
OECD (Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü)'nün yayınladığı yıllık eğitim
raporunda görünen tam bir felaket: Yaklaşık kırk ülkeden ham verilerin
aralıksız bir şekilde derlendiği bu son rapor, Türkiye'nin eğitim
politikalarında gerçek bir rota değişikliği yapılmadığı takdirde daha da
gerileme riskiyle karşı karşıya kalma olasılığını ortaya koyuyor."
Eurostat ve OECD raporları,
18–24 yaş arası gençlerin üçte birinin ne eğitimde ne işte ne de mesleki
eğitimde yer alamadığını ortaya koyuyor.
* Bu sonuçlara göre
kadınlar arasında durum çok daha vahim: 18–24 yaş arası genç kadınların %42’si
hiçbir eğitim veya istihdam alanında bulunmuyor.
* Türkiye, yeni mezun
istihdamında 33 Avrupa ülkesi arasında en son sırada yer alıyor. Üniversite
mezunlarının işsizlik oranı, genel işsizlik oranının çok daha üzerinde.
* Uzmanlara göre, bu
“istatistik anormallik” eğitimle ekonomi arasındaki yapısal uyumsuzluklardan
kaynaklanıyor. Hızla genişleyen üniversite sistemi, mezunların nitelikleriyle
iş gücü talepleri arasında büyük bir boşluğa neden oldu.
* STEM (bilim,
teknoloji, mühendislik ve matematik) alanlarında mezun sayısı çok
düşük kalırken, öğretmen maaşları da OECD ortalamasının oldukça altında.
Deneyimli akademisyenler, yeni mezunlara göre yalnızca %29 daha fazla
kazanıyor.
* Eğitim harcamaları
da hızla düşüyor: Ulusal bütçeden eğitime ayrılan pay 2018 sonrası %12,9’dan
%10’un biraz üzerine gerilemiş durumda.
* Bunların
yanında çocuk işçiliği de hızla artıyor. 2025 yılında bugüne dek 68 çocuk
işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti; 15–17 yaş arası çalışanların oranı
dört yılda %16,2’den %24,9’a çıktı.
* Cumhurbaşkanı
Erdoğan'a göre, üniversite diplomalarının süresini 4 yıldan 3 yıla indiren
reform eğitimin “basitleştirme”si, ancak akademisyenlere göre bu adım “yönsüz
ve yüzeysel” olarak nitelendiriliyor.
Sonuç olarak, Le Monde’a
göre, Türkiye'nin eğitim ve istihdam politikalarında mevcut yönelim değişmezse
Türkiye, hem eğitim kalitesinde hem de genç nüfusun geleceğinde “geri dönüşü
olmayan” bir kayıp yaşayabilir.
Kaynak: https://www.lemonde.fr/
(*) Bu yazı 4 Kasım 2025 tarihinde, Dayanışma-Datça portalında yayınlandı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder